
Fırında Dik Sakız Kabak
Sosyal medyadan takip edenler biliyordur, bilmeyenler için: süreli olarak bir hobi bahçesiyle tecrübe ediyoruz. Toprak ile ilişkimi çocukluk dönemini saymazsak sıfır bağlantı, evdeki saksı toprakları hariç çocukluğumdan bu yana toprak ile bağım kopuk, büyük şehirde yaşamanın kaçınılmaz sonu. Neyse ki bir hobi bahçesinin sorumluluğunu aldık. Genel bir ot yolma ve genel temizlikle düzenledik, toprağı havalandırdık, tohumlarımızı almıştık zaten ilkbaharda tohumdan ekim yaptık, çevredeki hemen herkes olumsuz yorum yaptı, tohumdan ürün çıkaramazsının imkansıza yakın, fide ekmelisin gibi fikir istemeden akıl verenlerin çok olduğu bir evren burası, sözleşmişler gibiydiler, ardı arkası kesilmiyor olumsuz yorumların. Bu ülkede olumsuzluğu yeşertmeyi iyi biliyoruz, iyilik tohumlarını ekmeyi öğrenemedik gitti. Konu kaba tarifi, oraya geleceğiz, fırınlayacağız, kızartacağız kabağı, sıkılan olursa kaydırsın.

İlkbaharda tohumdan ektiğimiz ürünlerin bir kısmı çıktı, pancar, mor lahana, kudret narı, alabaş, kavun çiçeklendi, bir tek alabaş hasat edildi, alabaşı ayrıca yazacağım. İstemediğimiz halde olumsuz beyanda bulunanlar kısmen haklı çıktı, bahçede çiftçilerin zehir dediği zirai kimyasal kullanmadık, salyangozlarla, karıncalarla, çekirgelerle ve bir dönem lavantaya dadanan uğur böceği ile ve bir dönem tırtıllar yaşadık ve asla savaşa girmedik, bir bize bir doğanın diğer canlılarına dedik. Sürecin zorlu olacağınız biliyorduk, emeğin çok harcanacağına şüphe yoktu, lakin bu kadar zor olacağını bilmiyorduk, şikayetçi değiliz çünkü çiftçi değiliz, toprakla kopuk olan bağımızı inşaa ediyoruz, akdenizin sıcak, don, ve yağmurlu ikliminde kumlu toprağını anlamaya çabalıyoruz, biz ona ne verirsek o bize ne verir bunu öğrenmeye çalışıyoruz.

Bu zamana kadar öğrendiğim net bir şey var, tarım büyük emek isteyen bir iş alanı, hele organik ürün alıyor veya organik çiftlikleri destekliyorsanız sapını çöpünü herşeyini yemeden bırakmayın. Üreticiye ve ürüne şükür edin, içinizden nasıl geliyorsa öyle dua edin.
Bizim her zaman olmasa bile ayda bir kaç defa alışveriş yaptığımız organik çiftlik var, sertifikalı ve rüştünü ispatlamış bir çiftlik. Buradan meyve sebzemizi söylüyoruz, emin olun marketten daha pahalı değil. Unutmuş olduğunuz sebzelerin kokusunu tekrar hatırlıyorsunuz, ürünlerin gerçek boyutlarını ve mevsiminde neler olduğunu tekrar öğreniyorsunuz, en önemlisi tarladan direkt size geliyor, aracı yok, nakliye edilmiş veya hal gibi yerlerde beklemiş ürünler olmuyor aldığınız. Kabak tarifim için şunu demeyi çok isterdim, bahçemizin ürünü, üzgünüm ama değil. Buraya kadar okuduysanız yukarıda gördüğünüz ilk fotoğrafa ait tarif olan, fırında dik kabağın öyküsüyle geçelim.
Kabak denilince ilk akla genellikle kızartma ve fırında yapılan hali beliyor bende. Kabak dolması da geliyor ama ilk sırada değil. Kabak narin bir meyve, meyve değil sebze diyenleriniz oluyor, duyuyorum siz içinizden okusanız bile. Öyle ocağın altını açmaya, uzun haşlamaya, uzun fırınlamaya gelmez, biraz naziktir kendisi, özen ister.
Yukarıda gördüğünüz tabakta üç tane sakız kabak var, fırında yaptım yaklaşık 200 derecede 15 pişti, kabakların kurumaması ve içlerinin nemli kalması için kabağın çok üzerine gitmeyin, dedim ya kabak narindir, hemen küser. Kabakları serçe parmağı kalınlığında kestim ve tepsiye dik olarak dizdim, iste bu yüzden et kalınlığı serçe parmak kadar olmasının sebebi bu: dik durabilsin diye, tabakta gördüğünüz gibi yatay dizseydim tepsiye: üzeri kızarıp altı haşlanmış gibi olabilirdi, bu yüzden dik diziyoruz ve sıcak hava kabakların arasında yazın Antalya poyrazı gibi esiyor, gölgede serin güneşte yakıcı olacak şekilde dolaşmalı fırının içinde sıcak hava. Fırında bu kadar basit bir tarifle kısa sürede iyi bir aperatif hazırlayabilirsiniz, dilerseniz üzerine sarımsaklı domates sosu yapabilirsiniz, ben sade yemeği tercih ettim. Sonuç: içi nemli dışı kıtır, nasıl oldu: süper. Sakız kabak için alternatif aperatif tarifin ikinci kısmı olan “zerdeçallı ve tarçınlı sakız kabak kızartma” tarifine geçiyoruz.
Zerdeçallı ve Tarçınlı Sakız Kabak Kızartma

Zerdeçallı ve Tarçınlı Sakız Kabak tarifi oldukça kolay, kabakları yıkıyor ve kurulamıyoruz, uçlarını kestikten sonra sakız kabaklarını dörde bölüyoruz, bir tabağa bir tatlı kaşığı tarçın ve zerdeçal koyuyoruz, sakız kabakları önce tuzluyoruz ve sonra karışını yaptığımız tarçın ve zerdeçala bulayıp zeytinyağda kızartıyoruz, yağın biraz kızgın olmasına özen gösteriyoruz, kısa sürede dış yüzey renk alınca kabakları alıyoruz, içi nemli dışı çıtır olmasına özen gösteriyoruz. Ayrıca sakız kabağın narin olduğundan söz etmiştik, yerken kabağın dış yüzeyinden başka içinin nemli oluşundan dolayı iki farklı tatı almamız gerekiyor. Aksi halde iyi pişirme yapmamış oluruz.
Kabakları keserken eldiven kullanmanızı veya ellerinizi hemen yıkamanızı öneririm. Sakız kabak ellere zarar verir mi derseniz cevabım kesinlikle evet olur, her zaman olmaz bazen bazı kabaklar ellere sıvısı bulaşır ve bazen yeşil bazen siyah bir katman olarak elinizin kozmetik görüntüsünü bozar, japon yapıştırıcısı gibi bir etki bırakır, çıkarılması çok güçtür, hemen limon, tuz ve sirke gibi alternatiflerle ovalamaya başlarsınız geç kaldıysanız bunlarda çare etmez, bu madde kurur parlak bir görüntü oluşturur ve eliniz gerilmeye başlar, kabak ellere zarar verir ve ilk defa başınıza geliyorsa önemseyin aksi halde çıkarmak için ellerin florasını bozacak şekilde kimyasallarla ovalar canınızı yakarsınız. Başıma geldiği zaman ve anlam veremediğim için hemen kabakları bıraktım ve ellerime biraz zarar versem de lekeyi çıkardım, emin olun başınıza gelsin istemezsiniz. Kabağa dikkat edin, cildinize çiğ olarak temas etmesinden kaçının, çok bildiğim konu değil ama yüz maskesi olarak kabak tarifi verirlerse uzak durun derim, zira o benim ellerimdeki leke yüzünüzde olmasını istemezsiniz.
Çocukken sevilmeyen yemeklerin arasında, en azından benim öyle, fırında ve kızartma sakız kabağın nasıl yapıldığını benim gözümden benim reçetem ile anlatmaya çalıştım. Umarım ilham vermişimdir. Yaptığınız kabakları paylaşmanız ve beni de haberdar etmeniz bekliyorum.
Bundan sonraki tarif mercimek ile yaptığım, fesleğen yapraklı enginar tarifim olacak, enginar konusunda ilham olduğumu düşünüyorum, şimdi hangi enginar tarifine baksanız o klasik küp doğranmış havuçlu, bezelyeli ve patatesli tariflerin dışında yorumlar görebiliyorsunuz. MasterChef Türkiye programını ilk defa bu sene izliyorum, çok klişe yamaklar dışında dikkatimi çeken bir kaç yemek oldu, bunlardan bir tanesi asma yaprağında enginar yapan, uzak yük ve özel teknelerde aşçılık yapak bir kadındı, reçetesi diğerlerinden değişikti ve kadını kendime en yakın bulduğum özelliği ise yarışmada yaptığı yemeği daha önce yapmamış olmasıydı, jüri kadına bu riski neden aldığını sorduğunda: “yıllarca 2 saat içinde 18 çeşit yemek yaptım, tadına bakmadan aklımdaki yemeği yapabiliyorum” diye cümleyi bitirdi ve tabiki jüri bir üst tura geçmesine evet dediler. Sıkıcı kuşkonmazlı balık/koyun pişirenlerin dışında yaratıcı bir kaç kişi çıkıyor. İzliyorum ve bir şeyler öğrenmeye çalışıyorum, bakalım.
Pinterest, Instagram, Twitter ve Youtube 7/24 açık, soluklanmak için tesislerimizi kullanabilirsiniz, blog dahil tüm aktiviteler ücretsizdir. Blog okuyucularım istikrarlı bir şekilde artıyor, tarifleri yazıldığında taze olarak okumak isterseniz e posta aboneliğini başlatabilirsiniz. Buraya kadar okuyana iki kere teşekkürler.
Afiyetle…
Bitki Adları Sözlüğü
E: Vegetable marrow F: Coloquinelle, Courgette, Citrouille G: Eierkürbis, Kürbiss I: Zucca, Zucca da mangiare T: Kabak
E: ingilizce, F: fransızca, G: almanca, I: italyanca T: türkçe