Meyve Ye/Me


Meyve yemeyin, meyve yiyebilirsiniz. “Eskiden içinde şu kadar mineral vardı günümüzde içinde mineral yok” Fruktoz var yemeyin, suyunu sıkıp içmeyin gibi söylemlerden artık sıkıldık mı? Ben sıkıldım. Televizyona doktor çıkacağı zaman artık televizyonu kapatıyorum. Onu ye bunu yeme, şunu iç bunu içme, herkes bilimi bıraktı işi beslenmeye bağlamaya başladı, kitap yazmayan kalmadı…

Uzun zamandır rahatsız olduğum bir konuydu, kısaca değinmek istedim. Şunu ekleyerek seslenişimi bitireyim. Bir doktor var, köşe yazarı sıfatıyla anılıyor ayrıca, doktor su reklamda oynamıştı, şimdi bir balık markasını temsil ediyor, oynadığı reklamdaki balıktan da su markasından da almıyorum, neden mi? Çünkü oynadığın su markası sağlık bakanlılığının su raporunda adı bile geçmiyor, nasıl güvenip önerdiğin balığı yerim…

ilk yüz marka arasına bile girmemiş suyu öneriyor, önerdiği suyun raporda esamesi okunmuyor. Raporun linki.

Süleyman Abi

Portakal renkli ford taunus aracını görüp fotoğrafını çekerken, buyur hacı abi dedi, araç güzelmiş fotoğrafını çekiyorum dedikten sonra çay ikram etti memnuniyetle kabul ettim. Bardakları yıka ama su yok, çayla yıkayabilirsin. Köşedeki marketten bardakları yıkamak için içme suyu ile çayın yanına atıştırmalık aldım ve bardakları yıkadım. O emektar portakal renkli ford gibi bir de mavi renkli termosu vardı Süleyman abinin, termos araba gibi eskimişti ama hala iş görüyordu, çaylar döküldü temiz bardaklara ve şahane sohbet başladı.

Süleyman abi allah neşeni eksik etmesin, keşke tüm esnaf senin gibi olsa diyerek muhabbeti başlattım, nasıl neşeli olmayayım hacı abi, oğlanı sözledik, yakında evereceğim, tamam şimdi oldu neşenin kaynağı Süleyman abi, yok, yok tam olarak evleneceği için neşeli değilim, düğün yapacağız para lazım deyince ortam daha da neşelendi. Emlak ofisi varmış Süleyman abinin, kardeşiyle beraber çalıştığı için de pazara çıkacak vakti bulabiliyormuş, kardeşi ofiste kendisi semt pazarlarını geziyor, haftanın bir kaç günü boş bulduğu tezgahları kiralayarak satış yapıyormuş, emlak komisyonculuğu yaptığı için portakaldan nasıl para kazanacağını da çözmüş kendince, üç tonluk bir bahçenin mahsülünü satın almış, pazara çıkarken gidip dalından topluyormuş, toptancı halinden almayıp direkt bahçeden pazara getiriyor ürünü, depolama yok, nakliye işini kendi üstleniyor. Başka türlü yapmam mümkün değil diyor ve ekliyor, toptancıdan alsam kilo bir lira, pazarda 1,25 kuruşa satsam kiloda 25 kuruş kazanırım, elde kalır da satamazsam zarar ederim diyor. Zararın ne olduğunu babasının ona bıraktığı iki daireyi satıp ve şimdi kirada oturduğu için iyi öğrendiğini de ekliyor. Bu arada 50 kuruşluk portakal almak isteyen birine bir kilo verdi, üzerini iki avuçta mandalina ekledi, hemen arkasından işitme engelli bir ihtiyaç sahibi daha geldi, ücret almadan iki kilo portakal verdi. Peki Süleyman abi şu tarım ilaç meselesi hakkında ne düşünüyorsun; ilaçsız olmaz diyor hatta ilaca zehir diyor, yan tezgahtaki sinek yemiş lekeli portakalları gösteriyor, tamam ne güzel işte tam benim istediğim gibi diyorum ve ekliyorum, hayvancağız kabuğu aşındırmış sorun değil, bana uygun olduğunu söylüyorum, sana uygun da kimse almıyor görüyorsun, kimse yüzüne bile bakmıyor, gözlemliyorum gerçekten de kimse almıyor, kilosu 0,75 kuruş olan lekeli portakala bakan da yok alan da yok. (Ben iki kilo aldım) Herkes 1 liralık lekesiz portakalları tercih ediyor. Bu arada bahçeden getirdiği için meyvada koruyucu mum yok. İlaçsız meyve sebze yetişmezmiş, peki bu ilaç (Süleyman abinin deyimiyle zehir) yeraltı su kaynaklarına karışıp yeraltını sularını, dolasıyla yetişen meyve/sebzeyi ve denizlerimizle beraber tüm canlıları tehdit etmiyor mu? Yeraltı suyu mu? hani nerede su, 30 sene önce farklıydı su mu kaldı, su şimdi 40 metrede çıkıyor, ilaçsız mümkün değil, kimse sinek yemiş, kurtlu ürünü almaz, iki tane zeytin ağacım var, zeytin kurumak için topladım, hepsi kurtlu çıktı, ne yaptın peki, ne yapacağım bıraktım dalında, öyle bakımsız zeytinlerin toplanıp yağ olduğunu söylüyor, genelde küçük bahçelerin zeytin meyveleri kurtlarla beraber yağa dönüşürmüş, ben Süleyman abini yalancısıyım. Sohbetten kısa bir bölümü böyle işte, tezgahın arkasından aktaracaklarım bu kadar. Tüm bu konuşmaların dışında Süleyman abinin dert ettiğini bir konu vardı, saygı, insanların birbirine olan saygısının azaldığından söz ediyordu, seksen kasa dolu steyşın ford ile yol almakta zorlanıyormuş, kimse yol vermeyince o da yol almak için hareket edince herkes korna çalıyor diyor. Süleyman abiyle çay içtik sohbet ettik, kısaca aktarmak istedim. Lütfen yokuş çıkan araca, ağır araçlara ve en önemlisi yaya geçidinde bekleyen yayalara yol verelim, yol vermezsek yol alamayız. Bisikletliyi koruyalım, engelli için ayrılmış otoparklara aracımızı park etmeyelim, emniyet kemerimizi takalım ve tüm araçları takip mesafesine uygun şekilde konumlanalım.

Greyfurtlu Yulaf

Greyfurtlu yulaf, sabahları 80 gram yulaf ve bir orta boy greyfurt sıkıp yulafla beraber kahvaltımı yapıyorum. Sanıyorum 3 haftadır kahvaltımı bu şekilde yapıyorum, her gün aynı menü, bazen nar sıkıp posasıyla beraber yulaflı kahvaltıya devam ediyorum. Greyfurt etkisi mi nedir bilmiyorum ama 2 kilo zayıfladım, umarım yağ dokusundan kaybetmişimdir kiloları, su ve kas kaybı olmasın da. Şimdi tam narinciye zamanı, portakal, limon, greyfurt, mandalina ve nar zamanı, bitene kadar narinciyeleri yulafla buluşturup kahvaltıya bu şeklide devam edeceğim.

Neden greyfurtlu yulafa taktım, ne faydası var bu yulafın ve greyfurtun… Klasik kahvaltıdan sıkıldım ve ikinci sebep olarak yağlanmaya (benim yapım gereğim iç organlarım yağlanmaya çok müsait) karşı olan mücadelem, ben de kilo alma bölgesel oluyor, genelde karın iç yağlanması oluşuyor. İyi tarafında bakacak olursak bölgesel yağlanmanın bölgesel bir çalışmayla üstesinden gelinebileceği olması, bölgesel çalışma konusunda görüşler ikiye ayrılsa da ben bölgesel çalışmanın faydalı olacağını düşünüyorum. Diğer görüşe göre yağın bedenimizde nerede depolandığının bir önemi olmadığını savunuyor, yağ yakımı gerçekleştiğinde depodan gittiği için bölgesel çalışmanın bir yararı olmadığı yönünde. Aslında iki görüşte mantıklı, evde mekik, ağırlık, ip atlama gibi çalışmalara devam edelim.

Yulafın vitamin değerleri: Tiamin, riboflavin, niasin, folat, B6 fosfor, kalsiyum, demir, manganez, magnezyum, sodyum ve bakır içeriyor, daha ne olsun.

Tercih sebebim: Düşük kalori, yüksek lifli ve uzun süre tok tutması, kötü kolesterolü düşürmesi, yavaş karbonhidrat olduğundan iştahımı düzenlenmesi, sabah almam gereken kaloriye bir kaşe yulafla ulaşıyor olmam, düşük glisemik endekse sahip ve toksinlerden arınmaya yardımcı olması tercih sebebimdir.

Sabahları 80gr. yulaf tüketiyorum, 100gr. yulaf yediğinizdeki tablo şöyle: Unutmayın bu sadece yulaf değeri, içine eklediklerinizle kalori ve vitamin değerleri artacaktır, hesaplamayı unutmayın.

Kalori: 370 kcal, Karbonhidrat: 63,3 g, Protein: 12.5 g, Yağ: 7 g, Lif: 5.4 g, Sodyum: 7, Potasyum: 348 mg, Kalsiyum: 54 mg, Demir: 4.6 mg, Fosfor: 405 mg

Greyfurt nasıldır peki:  

Bu sene ilk defa greyfurtu kilo kilo alıyorum, içi turuncu olanları ne kadar lezzetliymiş arkadaş. Yulafı sütle çerezle yemekten sıkılmış olan bana öyle iyi geldi ki anlatamam ama anlatmaya çalışacağım. Portakal suyunu bir kahve fincanı kadar ya da en fazla çay bardağı kadar içebiliyorum, fazla içersem kandaki şekeri yükseltip düşürdüğü için konforum bozuluyor, uyku hali ve halsizlik olarak karşıma çıkıyor. Greyfurt portakalın neredeyse yarısı kadar düşük glisemik endekse sahip, portakalın değeri 44-45 ise greyfurtun glisemik değeri 25 oranındadır. Portakalın suyunu çıkarmadan yersek sorun yok ancak suyunu sıkarsak daha fazla dikkat etmek gerekiyor. 

Ülkemizde 2017 yılı turunç üretimi 4.769.726 ton olmuş, portakal %40,8, mandalina %32,5, limon %21,1, greyfurt %5,45 şeklindeymiş. 

Turunçgillerin C vitamin kaynağı olduğunu herkes biliyordur herhalde. Kış aylarında bu nimetin bolca ülkemizde olmasının kıymetini bilmek lazım. Grip veya soğuk algınlığı sık görüldüğü kış aylarında bağışıklığı güçlendirmek için iyi bir seçenek olabilir. C vitamini kaynağının yanı sıra potasyum, folat, kalsiyum, tiamin, niasin, B6 vitamini, fosfor, magnezyum, bakır, riboflavin ve pantotenik asit içeriyormuş. Turunçgiller, kolestrol düşürmeye yardımcı olan çözünür posa/lif açısından da iyi bir kaynak olduğu biliniyor. Kandan düşük yağ seviyelerini, düşük kan basıncını, kan glikoz kontrolünün iyileşmesini, kilo kaybını, gelişmiş bağışıklık fonksiyonunu desteklediği için sağlığa olumlu etkileri çalışmalarda gösterilmiş. Turunçgiller, idrarda bulunan sitrat seviyelerini yükselterek böbrektaşı riskini düşürdüğü biliniyor. Çözünebilir posa ve flavonoidler, HDL kolesterolü (iyi) yükseltip LDL kolesterolü (kötü) ve trigliseridleri düşürerek kolesterol seviyelerini iyileştirebilirmiş. 

Greyfurtun besin değerleri

17,9 gram karbonhidrat,

1,2 gram protein,

0,3 gram yağ,

1,16 gram lif,

4 miligram sodyum,

360 miligram potasyum,

36 miligram kalsiyum,

6 miligram A vitamini,

88 miligram C vitamini,

0,68 miligram demir içeriyor.

Ne kadar tüketmeli, bu önemli bir konu, ben ilaç kullanmayan biri olarak günde bir orta boy greyfurtla yulafı her sabah kahvaltı olarak tüketiyorum, haftada bir gün farklı bir kahvaltıyla şaşırtma yapıyor olsam da mevsimi geçene kadar greyfurt tüketmeye devam edeceğim. Tüketirken dikkat edilmesi gereken bir çok nokta var, şayet ilaç kullanıyor ve herhangi bir tedavi görüyorsanız mutlaka danıştığınız kişi ya da kuruma sorunuz. Bilinen uyarılar şöyle: Asit nedeniyle diş minesini aşındırması ve kullanılan ilaçlarla etkileşim içermesi olumsuz yan etkiler yapabilmekte. Meyve şekeri (fruktoz) ve daha az lif oranına sahip olan besinleri fazla tükettiğimizde fazla şekeri karaciğer depolar (egzersiz yapmıyor, hareketsiz biriyseniz) ve fruktozun bir kısmını yağa dönüştürür, bu da size karaciğer yağlanması olarak geri döner.

Evet efendim burada kendimce yaptığım bir sohbeti, bir beslenme biçimini ve bir araştırma detaylarını önce kendime not sonra bilgi edinmek isteyenlere bir kaynak olması açısından not aldım. Sizler kendi yapınıza ve beslenme açısınıza göre değerlendirin. Ve bolca kaynak okuyup araştırın, asla bir kaynağa ya da bir blog yazsına itibar etmeyin, burada yazdıklarım benim görüş ve tecrübelerimdir, en doğrusunu siz kendiniz için bildikleriniz ve hissettiklerinizdir. 

4 Comments Kendi yorumunu ekle

  1. Burcu dedi ki:

    Süleyman abi hikayesi harika! Diğer faydalı bilgiler için de çok teşekkürler:)

    Liked by 1 kişi

  2. oguzsuzen dedi ki:

    Çok faydalı,çok başarılı ve bilgilendirici bir yazı olmuş,yüreğinize sağlık.

    Liked by 1 kişi

Yorum bırakın